DR. MASAKI KAKU

Zaman ve İnsan

May
06

Öncelikle kişisel fikrime dayanarak gelecek temelde olmayan ve direkt olarak insanların meydana getirdiği bir şeydir demek istiyorum. Böyle olduğundan ötürü de o, şimdi dahilinde olan insan için düşünülemez. Her insan geleceğini kendi beden aksiyonlarıyla belirliyor. Bundan anlaşıldığı kadarıyla da geleceğimizi bizler aksiyon yaptıkça kuruyor, oluşturuyor ve her geçen saniye ardından bir sonraki dakikaya ulaşmak için çabalıyoruz. Geçmişimiz, geleceğimize bütünüyle etki ediyor. Bu bakımdan geçmişte yaptığımız eylem, yaşadıklarımız bizleri gelecekteki duruma ve yine bir sonraki duruma ulaştırıyor. Masamız üzerinde duran bir bardağı kaldırıp başka bir yere götürmek gibi olan geçmişin gelecekteki olan tesiri, geçmiş ve gelecek bütünüdür. Zamanı oluşturan en kuvvetli unsur ya da başlı başına şey aksiyondur. Dünya üzerindeki aksiyon tamamen durduğunda zaman yok olacak ve artık sonlanacaktır. Bununla ilintili olarak aksiyon ve zaman kuşkusuz aynıdır, birbirlerine aynılık sunarlar. Aksiyonsuz insan için zaman, onun aleyhine işler. Çünkü hareket etmeyen kişi aksine dışarıdaki herkes aksiyon halindedir. Zamanın önemine tümüyle itaat etmek, onu iyi kullanmanın sırlarını bizlere açar.

Her anı sürekli olarak geçmişte kalır ve birkaç saat geleceğe uzanıp tekraren geçmişe gider. Geleceğin geçmişe, geçmişinse geleceği olan evrimi ilginçtir. Ancak gelecek, geçmişin esiri değildir. Çünkü gelecek, ancak bizleri bekleyecek ve kucaklayacak olan zaman türüdür. İnsanın zamanla olan mücadesi, değişmeyen tek gerçektir. Anılar zamana mağlup olduklarında kötü olur ve hafızalarda yalnız kalırlar. Söz etmek isteğim, gelecek de bir çeşit geçmiş yapraklar gibidir. İki zaman kavramının da aslında aynı olmasıdır. İlginçtir ki insan hiçbir zaman bu iki kavramı yaşamıyor. Bu anlamda farklı olarak mutlak bir biçimde “şimdi” kavramına tabiyiz. İnsanlar yalnız “şimdi” olan zamanı yaşıyor.

Geleceğini düşünen insan, onu “şimdi”de olduğu zaman boyunca uygulamalıdır. Yoksa yalnız düşler ya da umutlarda kalan gelecek hiçbir şekilde gerçek olamaz. Geleceğimizden değil de, “şimdi” yaptıklarımızdan ürkmeli, korkmalıyız. Çünkü yalnızca “şimdi” bizlerin geleceğini tayin eden yaşamsal bir hakikattir.

Yaşamımıza anlam katmak adına zamanla birlikte uyum göstermeliyiz. Bedenimiz her saniye işleyerek bizleri zaman ve yaşamda tutuyor. Yaşam gibi zamanı da reddedemiyoruz. Kısaca zaman, insanı eyleme sürükleyen şeydir.

Yalnız bir ya da birkaç zamanımızı dolu geçirmek, bir sonrakini ister istemez boş bırakmak ve yaşamaktır. Zaman uyumu, zamanın normal seyrinin izlenilmesiyle beraber geleceğimizi işte gerçekten oluşturmaktır. Zamanın insana anlatmak isteği müzik, yaşamak ve bu bağlamda yapmaktır.

Zaman ve zaman kavramını kısaca farklı şekilde tanımlayalım. Ne gelecek ne de geçmiş vardır. Oysa yalnız yaşam sürdüğümüz an olan “şimdi” vardır. İnsan aksiyon yaptıkça zamanı oluşturur. Zaman, aksiyonun bir bütünüdür. Dünya da aksiyon yaparak zamanı oluşturuyor.
İnsan aksiyondan kaçamadığı gibi zamanı da ortadan kaldıramaz. Zaman, insan için kah lehinde kah da aleyhindedir. Böyle olduğu için zamanı tanımak onu yalnız bilmektir. Zaman, yaşam sunar. Yaşam, zaman içinde yürür. Hatıralar geçmişte kalarak insan için artık kötüdür. Hatıralar, yeni hatıralar hep sürekli olur. Böylelikle geleceğin geçmişe evirimi ortaya çıkar. Zaman, şimdidir.

KURT

Zamanı Düşünmek

May
06

Bilim insanları fikri uyarınca insan zamanın dışına çıkamaz. İnsan ise hareketten kopamaz. Einstein’a göre insan hareket halinde olsun olmasın, yine bilgisi ve farkındalığı haricinde hareket halinde olduğu için, zaman hep ve mutlak surette işler. İnsanı hayatta tutan ve zamana bağlayan esas unsur insanın aksiyonda olmasıdır. Bu bağlamda insan ölümü, zamanın insandaki tatbiki ve bütün şahsi hayat zamanını sonlandırır. Yani zaman, insanın aksiyondan kopmasıyla, ancak o insanda bitmektedir. İnsan belleğini tamamen işlevsiz hale getirirseniz, bir önceki anı ile sonraki anılarla bağlantı ve ilişki kuramaz halde olduğunda, geçmiş ve gelecek düşüncesi yok olur ve zaman yalnızca “şimdi”deki dünya hareketlerini algılayan bellekte o an için yer alır, daha sonra tekrar ve mutlak “şimdi”yi yaşayan insan modeli ortaya çıkar. Bu bakımdan insan hayatındaki “zamanı” büyük nispette insan belleği işlevleri inceler, tetkik ile bağlantılar yaratıp beyinsel zaman fikir ve kanısı oluşturur. Geçmişi düşünen insan, “geçmiş”te olanları isteği an idrak ve hatırlar, istemsiz bilinç halleri ile de beyninde kendi zaman silsilesini oluşturur. Peki, oluşturamaz hale gelir ise? Yalnız geçmişi değil, gelecekte yaşayacağı her şeyi o an unutan insan modeli düşünelim. Böyle olduğunda ”insan zamanı” ve insan için zaman kavram ve zaman fikriyatı olmayacaktır. Ya zaman yalnızca aksiyondan meydana geliyorsa? Veya zaman kelimesini, aksiyon olarak tercüme etmek istersek? Bunların tüm şüphe tenkidi, “zaman” sadece, belki yeterli seviyede işlevli zekaya sahip “bellekli-hafıza” insan için varsa? İnsandan farklı hayvani türlerde zaman, işlevsiz ve zekasal yönde kontrolsüz bellekte oldukları için, zaman var ise de zaman düşüncesi yoktur. Zaman düşüncesi olmadan zaman nedir? Zamanın kendi başına var olması, fakat söz konusu hayvani türün “zaman”ın dahi farkında olmaması. Bu durumda “şimdi”zaman” kavramı, daima “şimdi” yaşayış hali. Ne geçmiş ne de gelecek olmadan, “şimdi”… Bu zamanın, büyük nispette insanda varlık bulduğunu, “zamanı düşünme”, “zamanları hatırlama,”, “geçmişten ileriye ilişki kurma”, “geleceği planlama”, “zaman hakkında söz etme”, gibi zamansal kavram itibari ile göstermektedir. Evrende her şey aksiyon halindedir. Evrenin içinde olan her şey ise aksiyon yapmak zorundadır. İstemli canlılar, aksiyonsuz kalma gibi imkanları olmadığı gibi, insan, yukarıda bahsettiğimiz gibi zamanın dışına hareketsiz kalamayıp, her saniye teneffüs etmesi halleri gibi, çıkamayacaktır. Geçmiş anımsama, gelecek planlamak, fakat her şey şimdi mertebesine geldiğinde icra etmektedir. Geçmişi anımsayan insan belleği, geleceği kuran insan zihnidir. Yaşanılan anda, aksiyon vardır. Aksiyon ile zamanın mutlak birlikteliği bahis konusu edilebilir. Zira bu iki kavram birbirleri olmadan hiçbir şey ifade etmezler. Felsefedeki “irade” tanımı, kendiliğinden veya bir kuvvete tabi olsun, yine irade etmekten evren doğmuştur. İrade etmek demek olan hareket ederek oluşturup yapmak, zamanı meydana getirir, sürdürür ve kendisinden sorumlu insanın aksiyondan kopmasıyla ölümünde durur. Eğer insanın yaşaması için gerekli bedensel aksiyonunu durursanız, insanda zaman ölür. Geçmiş ise kişiyle beraber işlevini yitiren belleğinde yok olur. Zaman belki salt, fakat zaman uygulamaları herkes için farklıdır. Bu itibarla herkeste ayrı plan ve hatıra ihtiva ve girişim yarattığı için yaşayış anının hızlı-yavaş seyriyle beraber görecelidir.

Netice, zaman salt bir kavramdır. Fakat zamanı düşünme yeti ve idraki yeterli zeka ve iradesinin kontrol edebildiği zihin, bellek işlevi sahibi canlı için geçerlidir. Hayat sahibi olmayan hareketli maddeler için “zaman düşüncesi” yoktur. Zaman olmadan aksiyon, aksiyon yok iken zaman olmaz. Zamanı fikren meydana getiren asıl husus, geçmişi hatırlayan, geleceği planlayan, saati idrak iden, insana yöneliktir.

KURT