DR. MASAKI KAKU

Târihi Kaynaklar

May
11

Biraz târih tahsili yapıp da, okuyup, yanlış kaynaklar ile tedkik yapanların, direkt olarak mâziden bir bahis ile Çinlileri, Türkiye toplumunda düşman olarak görmesi medenî derece yanlıştır.

Bugün Türk târihi diye kastolunan şeyin, aslında Çin kaynaklarında geçmemesi hafif tuhaflık hissettirmektedir. Öncelikle Kürşad destanı söz konusunu olduğunda, hocanız Ahmet Taşagıl, Tayvan’daki tahsîline istinât ederek, bu mevzuu çürütmüştür. 2010’da katıldığı bir programda, ağzından düşürmediği bizim hocamız Zeki Velîdi’yi de işaret ederek; kırk çeri ile Tang Hanedanı sarayı basılmamış, hakîkatte köprüde uyduruk bir hikâye teşkîl edilmiştir, şeklinde bir şey anlatmıştı.

Günümüz asrında Türkiye’de hiçbir insan grubu ve kavmî toplulukların coğrafî olarak Çin’e uzanması, hattâ kuzey İç Moğolistan, Moğolistan, Mançurya’da târihî mevcûdiyet isbâtı mümkün değildir. Sarahaten şöyle ki “Anadolu” halkının târihi Anadoludur.

Çin demek olan Han milleti, târihî kaynaklarında Zhao (Cao) döneminden de önce, Türkiye’de “Hun” denilen, kaynaklarda Xiong-nu olan Ch’an Ku’lu oluşumu mevcudiyeti yaşanmayan bir asırda Çin Seddini inşâ ettirmiştir. Türkiye’de “Hunlar”, aslen Xiong-nu kavminin Mo-tu ile ortaya çıkışında, Çin Seddi çok daha önce hazır hâlde varlık bulmuş idi. Demek oluyor ki, mesele bir korku değil. Bu seddi birleştiren Çin Şi Huang Di, dileğinde korku veyâ müdafaa plânı değil, ayrı bir husus arzu etmekte idi. Han kaynaklarına göre, Qin topraklarından kuzeye büyük bir göç dalga ve sahası durdurulmuştur.

Türkiye’de Cumhuriyetten sonraki Türk târihine âit kitaplar, Osmanlı döneminde bulunamıyor veyâ kaynak olarak bilinmiyordu. Osmanlı hiçbir zaman Türklerin erken târihini araştırmamıştı. Türk kavram ve adını ilk “Göktürk”ler zamânında ortaya çıkmadı. “Göktürk” zannedilen millet, aslında Tiu Kuylardı ve 552 senesi değil, Kore’de Çin’in Goguryeo’yu imhâsından birkaç yıl önce tam manasile varlık bulmuşlardı. Üstelik bütün Kağan adları da Türkiye târihi kitaplarında, siyâsî, hakkî bir amaca ve gayeye hizmet ettiği için uydurulmuştu. Meselâ Mete adı, aslında yok idi. Çinlilerin yüzde onluk bir târihî belge takdîminden sonra, zannoldu ki Mei Tei,, O hâlde, biz de Mete diyelim, denmiştir. Sonradan büyük isim hatası anlaşılsa da, var olan bu ad sorunu düzeltilememiş ve hâlâ Mete olarak bırakılmak mecburiyetinde kalınmıştı. Moğollar’ın lisânında da Türk târihçileri tarafından dürüst davranılmamış Çingis Çanyü veyâ Çingis Kağan, Cengiz Han olarak kayda geçirmişlerdir. Çingiz Kağan olarak Türkiye kaynaklarına alınabilme imkânı mevcût idi.

Moğollar, eski dilde Mong va ulusu “Hun” denilen, fakat kendilerini “Kun” olarak bildikleri devletsel yapıyı bizzat Çin’den kuzeye geçmeyi başaran Hanlar ile kurmuşlardı. Çin’de zâlim ve baskıcı Qin İmparatorluğu kurulduğunda, Kunlar kuzeyde Mong va idâresi altında idiler ve bugünkü ayrışmış, adları, boyları, kavimleri, milletleri gibi yüzlerce kabile yoktu.

Hanlar ancak Ch’an YU tâyin edebilir, onurlandırırlardı. Orijinal Moğolların Gizli Târihi’nde herhangi bir Türk-Türük adı geçmez.

Not: Şâyet kanıt olarak hep bahsedilen “Orkun Âbidelerindeki” alfabe sistemli bir yazı şekli olsa idi, Moğollar M. S. 1206’dan sonra Uygur alfabesini kullanmazlar idi.

Prof. Dr. Masaki Kaku


0 Paylaşımlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir